Son günlerde kamuoyunda tartışma yaratan “hibe değil ticaret” ifadesi, Türkiye'nin ekonomik modeline dair önemli bir değişimi işaret ediyor. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, yaptığı açıklamada, artık devletin desteklerinin hibe şeklinde değil, gerçekçi ticari ilişkiler temelinde verilmesi gerektiğini vurguladı. Bu yaklaşım, hem üreticileri hem de ekonomiyi doğrudan etkileyen yeni bir dönemin habercisi olabilir.
Bakan Bayraktar, hibe programlarının tarım sektöründe uzun yılldır süregelen etkilerine dikkat çekerek, bu yöntemin sürdürülebilir olmadığını belirtti. Bakan'a göre, hibe desteği alan çiftçiler, çoğu zaman bu destekleri kullanırken üretim süreçlerinde verimliliği artırmak yerine, mevcut destek döngüsünde kalmayı seçiyorlar. Bu durum, tarım sektöründe rekabeti engelleyerek, uzun dönemde ekonomik verimliliği düşürüyor.
Yeni ticaret modeli, birçok açıdan fayda sağlayacak gibi görünüyor. Bunlardan ilki, üreticilerin pazar şartlarına daha iyi uyum sağlamasıdır. Ticaretin özünde olan rekabetçilik, çiftçilerin ürünlerini daha iyi pazarlama ve katma değer oluşturmaları için bir fırsat sunacak. Ayrıca, bu yaklaşımın tarım sektöründe teknolojik gelişmeleri teşvik edeceği düşünülüyor. İnovatif çözümler arayan çiftçiler, daha verimli üretim yöntemleri ve teknolojileri benimsemek zorunda kalacaklar.
Devletin, bu yeni tür destek mekanizmalarını oluşturmak için tarım kooperatifleri ve özel sektör ile daha yakın işbirliği içerisinde olması gerektiği vurgulandı. Bayraktar, “Hibe destekleri yerine, ürün bazlı ticaret anlayışı ile çiftçimizi daha güçlü kılacak bir yapı oluşturmalıyız,” diyerek bu işbirliklerine olan ihtiyacın altını çizdi.
Yeni modelin hayata geçirilmesiyle birlikte, çiftçilerin ürün kalitesi ve verimliliğindeki artışlar, tarım sektörünün genel olarak büyümesine ve güçlenmesine önemli katkılar sağlayabilir. Türkiye’nin tarımsal üretiminin, iç ve dış piyasalarda daha rekabetçi bir hale gelmesi bekleniyor. Uzun dönemde, bu yaklaşımın tarımsal ihracat rakamlarını da olumlu yönde etkileyecek bir dönüşüm yaratması muhtemel görünüyor.
Hibe değil ticaret anlayışının getirdiği yenilikler, hem tarım sektörü açısından yeni fırsatlar yaratacak hem de Türkiye ekonomisinin daha sürdürülebilir bir düzeyde ilerlemesine katkı sağlayacak. Bu değişim, yalnızca tarım üreticilerini değil, tarım işleme ve pazarlama sektörlerini de doğrudan etkileyecek. Bu süreçte, devletin koordine edici rol oynaması ve sektöre yönelik politika belirleyici bir konumda bulunması gerektiği aşikar.
Sonuç olarak Bakan Bayraktar'ın “hibe değil ticaret” vurgusu, Türk tarımının geleceği için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Tarımsal üretimde verimliliği artırma ve piyasa dinamiklerine uygun bir strateji geliştirme ihtiyacı, tüm paydaşların ortak hedefi olmalıdır. Türkiye’nin tarımsal potansiyelini en iyi şekilde değerlendirebilmesi için, bu yeni modelin başarısı büyük önem taşıyor.