Diyarbakır, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile öne çıkan bir şehir olarak, her geçen gün yeni keşiflere ve tartışmalara sahne olmaya devam ediyor. Son günlerde gündem olan bir durum ise, tarihi Saint George Kilisesi'nin hamam olarak kullanıldığına dair iddialar. Ancak yapılan son arkeolojik kazılar ve incelemeler, bu iddiaları çürüten bir kitabenin ortaya çıkarılmasıyla birlikte yeni bir boyut kazanmış durumda.
Diyarbakır'ın merkezinde yer alan Saint George Kilisesi, hem mimari yapısıyla hem de içindeki dini ve tarihsel sembollerle dikkat çekmektedir. 19. yüzyılın ortalarında inşa edilen kilise, Süryani Ortodoks topluluğu için önemli bir ibadet yeri olarak bilinir. Yüzyıllar içinde bölgedeki etnik ve dini kimliklerin değişimiyle birlikte kilisenin durumu da çeşitli tartışmalara neden olmuştur. Kilisenin, geçmişte farklı amaçlarla kullanıldığına dair söylentiler, günümüzde farklı bir boyut kazanmış ve bazı iddiaların gündeme gelmesine sebep olmuştur.
Son günlerde, Diyarbakır'da gerçekleştirilen kazılar esnasında bulunan kitabe, bu tartışmalara son vermeyi hedefliyor. Arkeologlar, kitabenin içeriğinde, kilisenin çeşitli dönemlerde nasıl kullanıldığı ve hangi amaçlarla inşa edildiğine dair bilgiler yer aldığını belirtiyor. Özellikle, kitabenin içeriği ve yazılı metinlerinde açıkça, kilisenin bir ibadet yeri olarak kullanıldığını ve hamam olarak işlev görmediğini ortaya koyan ibareler mevcut. Bu durum, hem akademik çevrelerde hem de toplumda büyük bir yankı uyandırdı.
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi'nden yapılan açıklamada, “Bu kitabe, sadece Saint George Kilisesi’nin tarihi gerçeklerini aydınlatmakla kalmayıp, aynı zamanda bölgenin tarihine dair önemli bilgiler de sunmaktadır” ifadeleri kullanıldı. Diğer yandan, bu keşif, özellikle bölgedeki tarihsel ve kültürel mirası koruma çalışmalarının önemini de gözler önüne seriyor. Eğer bu tür eserler ve belgeler yok olursa, tarihimiz hakkında doğru bilgi edinmek giderek zorlaşacaktır.
Bu kitabenin bulunması, sadece bir tarihsel belgenin açığa çıkışı değil, aynı zamanda Diyarbakır'ın kültürel kimliği açısından da önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, Saint George Kilisesi’nin çok yönlü tarihinin bu yeni bulgu ile yeniden ele alınması gerektiğini savunuyor. Öte yandan, hamam iddialarının sahteliği, bölge halkı arasında aynı zamanda yerel efsanelerin nasıl şekillendiğine dair de düşündürücü bir örnek teşkil ediyor.
Gelecek kazı çalışmaları ile birlikte, hem Saint George Kilisesi'nin tarihe dair daha fazla bilgi elde edilmesi hem de Diyarbakır'ın diğer tarihi yapıları hakkında da yeni bulgulara ulaşılması bekleniyor. Böylece, Diyarbakır’ın zengin tarihini daha iyi anlamak ve ona sahip çıkmak mümkün olabilecektir.
Bu bulgu ve tartışmalar, günümüzde kültürel mirası koruma çalışmalarının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Uzmanlar, vatandaşların da bu tür tarihi değerleri koruma konusunda daha fazla bilinçlenmesi gerektiğini vurguluyor. Tarih, geçmişimizi anlamanın anahtarıdır; dolayısıyla bu tür belgelerin ve eserlerin korunması tüm toplumun ortak sorumluluğudur.
Sonuç olarak, Diyarbakır'daki bu önemli keşif, hem reveransla tarihin derinliklerine inmeyi sağlıyor hem de mevcut anlayışların sorgulanmasına vesile oluyor. Saint George Kilisesi üzerindeki hamam iddiaları, yeni kitabenin ortaya çıkışı ile son bulmuş gibi görünse de, bu alanın önemi ve derinliği hakkında daha fazla araştırmanın yapılması gerektiği bir gerçek olarak karşımızda duruyor.