Avustralya’da yıllarca çalışan bir çiftçi, emekliliğiyle birlikte hayatının yeni bir sayfasını açtı. Vatanı Türkiye’nin küçük bir köyüne dönen bu adam, hereketli şehir hayatını geride bırakarak doğayla iç içe, huzurlu bir yaşam kurmanın hayalini kurdu. Ancak bu dönüşü onu sadece eski köy yaşamına değil, aynı zamanda sıra dışı bir girişime de yönlendirdi: “Süper meyve” yetiştiriciliği. Bu hikaye, sıradan bir emekli çiftçinin doğa ile olan bağını nasıl yeniden keşfettiğini ve bu süreçte dünya çapında dikkat çeken bir tarım modeli geliştirdiğini gözler önüne seriyor.
Emekli olduktan sonra köyüne dönme kararı alan Hasan Bey, burada yeni bir yaşam kurmak için birçok plan yapmıştı. Avustralya'da bulunduğu süre zarfında modern tarım tekniklerini öğrenmiş ve çeşitli deneyimlere imza atmıştı. Bu deneyimlerini kendi köyünde uygulamak için sabırsızlanan Hasan Bey, ilk önce kırsal alandaki doğal kaynakları ve iklim şartlarını incelemeye başladı. Kendi köyünde daha önce hiç yapılmamış bir şey yapmak istiyordu: "Süper meyve" yetiştiriciliği. Hasan Bey, fındık, ceviz gibi bilinen meyvelerin yanında, tropikal iklim meyveleri ve besin değeri yüksek "süper meyve" olarak adlandırılan türlere yönelmeye karar verdi. Bu bağlamda, avokado, goji berry ve ipomoea batatas gibi besleyici ve pazarda talep gören meyveleri yetiştirmek üzere seralar kurmaya başladı. Emeklilik sonrası hayatına yeni bir yön vermek için yaratıcı ve sürdürülebilir bir tarım modeli geliştirmenin peşindeydi. Bunun yanı sıra, çevresindeki genç çiftçilere de örnek olmayı hedefliyordu.
Hasan Bey’in en büyük hayali, köyündeki tarımı yeniden canlandırmak ve halkı bilinçlendirmekti. Geçmişte köyde tarım ürünlerine olan ilginin azaldığının farkındaydı ve bu durumu değiştirmek istiyordu. Yüzde yüz organik tarım yaparak, doğal kaynakları korumayı ve sürdürülebilir yöntemler kullanarak köyün gelir seviyesini yükseltmeyi hedefliyordu. Süper meyve yetiştiriciliği ile köyde hem ekonomik kazanç sağlanacak hem de sağlıklı gıda üretimi artırılacaktı. “İlk başlarda pek inanan olmamıştı,” diyen Hasan Bey, “Ama, ben doğru yöntemlerle bu işin üstesinden geleceğime inanıyordum.” İlk ürünlerini topladığı zaman herkesin bakış açısının değiştiğini aktarıyor. Bugün, köyde Hasan Bey’in emeği sayesinde süper meyveleri tanımayan kimse yok. Özellikle avokado ve goji berry gibi zengin besin değerlerine sahip meyveler, yerel pazarda büyük ilgi görüyor. Ayrıca, bu meyvelerin sağlığa faydalarının duyulmasıyla tüketim oranları her geçen gün artıyor. Redüksiyon, serada zararlıları doğal yollarla önlemesiyle bilinen faydalı böcekler kullanarak hem çevreye duyarlı hem de verimli bir sistem geliştirmiştir.
Geliştirdiği bu model, köyde tarımın sadece geçim kaynağı değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak yeniden var olmasına olanak sağladı. Genç çiftçiler yetiştirmek ve onlara da bu yöntemleri öğretmek için düzenlediği atölye çalışmaları ise hemen hemen her yıl köyde büyük bir merakla karşılanıyor. Hasan Bey’in liderliğindeki bu inisiyatif, bölge halkının tarım dünyasına olan ilgisini artırmış ve genç nesilleri bu alanda çalışmaya teşvik etmiştir.
Sonuç olarak, Hasan Bey’in hikayesi sadece bir çiftçinin emeklilik sonrası hayatındaki dönüşüm değil, aynı zamanda köydeki diğer çiftçiler için de bir ilham kaynağı oldu. Ağaçlarının altındaki meyveleri toplarken, yıllarca gurbette yaşamanın ona kazandırdığı birikimi, köyünün topraklarıyla birleştiren bu adam, yeni bir neslin de göğsünü kabartan bir başarı hikayesi yazıyor. Kim bilir, belki yakında birçok başka köy de onun izinden gidecek ve süper meyve alanında daha fazla inovasyon elde edecektir. Böylece, hem doğal kaynaklar korunacak hem de yerel ekonomiler güçlenecektir.